Gelecek Partisi (GP) Şırnak Vilayet Lideri, genel reis Ahmet Davutoğlu’nu ziyarete geldiğinde, memleketinde yetiştiğini söylediği hurma getirmişti. Tüm katlarda gelenlere hurma ikram ediliyordu. DSP’li eski Çalışma Bakanı ve Konak eski Belediye Lideri Hakan Tartan da GP’ye katılmış. Tartan üzere hukukçu Tarık Çelenk de Davutoğlu’nun başdanışmanı olmuş.
Ahmet Davutoğlu ile makam odasında sohbet ederken, kuşkusuz gündemdeki en Kıymetli husus Anayasa değişikliğiydi. AKP üst idare, yıllardır HDP aleyhinde söylenmedik Laf bırakmadı. Cumhur İttifakı ortağı MHP genel Lideri Devlet Bahçeli’nin bu ziyaret için ne söyleyeceği merak edildi. Bahçeli, gidişi olağan karşıladığını açıkladı. GP genel Lideri Ahmet Davutoğlu, bu siyaseti nasıl yorumladı? Dinliyorum:
HDP, TBMM’de kümesi bulunan bir siyasi parti. Münasebetiyle Beyaz Parti heyetinin HDP’yi ziyaret etmesi, bilgilendirmesi bence doğrudur. Sayın Bahçeli’nin de sürpriz bir biçimde bunu makul görmesi de doğrudur. Lakin, yanlış olan Türkiye’ de maalesef Cumhur İttifakı’nın Çabucak her alanda riyakar bir siyasi anlayışı var. Kendilerine her şeyi helal kılıp, diğerlerine her şeyi haram kılmaya dayalı bir yaklaşım içinde Siyaset yapıyorlar. 10 aydır Altılı Masa hakkında ‘Yedinci ayağı HDP’dir’ diye Daimi bunu da terörle işbirliği olarak yorumladıktan sonra, Beyaz Parti heyetinin HDP’yi ziyaret etmesi, Bahçeli’nin bunu makul görmesi bu riyakar siyasetin bir yansımasıdır. Yoksa özde yanlış işler değil bunlar.
İLKESİZ SİYASET
Davutoğlu “Herkesin gözden kaçırdığı bir detay var” dedi ve açıklamasını şöyle sürdürdü:
Doğu Perinçek de Kandil’e seslendi. Yani vatan Partisi genel Lideri şark Perinçek, Cumhur ittifakının örtülü fakat kendi tabirleriyle dümendeki ortağı. Artık perde gerisinde Cumhur ittifakının bu mevzularda bir dizayn içinde oldukları anlaşılıyor. Birbirlerine evvelce ters olan kümeler dahi burada yeni bir Çaba içine girdikleri üzere bir algı oluşuyor. Yanlış olan bu prensipsiz siyasettir. Şayet bu türlü bir planlama içinde davranılmışsa bundan sonra da HDP’nin kapatılma davasında da birebir çizginin sürdürülmesi beklenir.
TERS KÖŞE YAPTI
Hem AKP’de, hem Cumhurbaşkanlığı kabinesinde Önemli savrulmalar olduğunu öne süren Davutoğlu şunları söyledi:
Düşünün ki Cumhurbaşkanı kabinesinde eşitlik Bakanı Bekir Bozdağ HDP’yi ziyarete gitti, İçişleri Bakanı HDP’ye Misli bir üslupla saldırdı. Yani İçişleri Bakanı ve eşitlik Bakanı ortasında hiç mi diyalog yok? Cumhurbaşkanı bunları çağırıp bir Siyaset çerçevesinde ‘Sen şunu söyleyeceksin, sen de şunu yapacaksın’ demiyor mu? Ortada dayanılmaz bir zıtlık. Pekala, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu HDP ile ilgili niçin bu türlü bir çıkış yaptı, o da enteresan. Cumhur ittifakı’nın mekaniği-işleyişiyle ilgili. Zira bu çıkışın dozu en yüksek olduğu gün pazartesi hafta başı idi. Salı günü Bahçeli’nin Küme toplantısı olacağını biliyor. Bahçeli’nin de muhtemelen bu HDP ziyaretine karşı çıkacağını ve Misli bir lisanla konuşacağını düşündü ki bir ön alarak Bahçeli ye selam çakmış oldu. ancak Bahçeli, İçişleri Bakanını Aksi köşe yapıp O’nu açıkta bıraktı.
HDP İLE GÖRÜŞMEK TERÖRLE İŞBİRLİĞİ Mİ?
Adalet ve İçişleri bakanının neredeyse 180 derece Zıt siyasetler uygulaması ya da söylemesinin kabinedeki, Beyaz Parti içindeki uyumsuzluğu gösterdiğini öne süren Davutoğlu şöyle dedi:
“Bazıları bunu bir fırsat olarak görüp Beyaz Parti Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Ali Cevheri, Adıyaman eski Milletvekili Mehmet Metiner, yeni bir tahlil süreci ihtimalinden bahsederken Süleyman Soylu, HDP’yi Tekrar terörle işbirliği içinde gören bir tavır takındı. O Vakit şu soru geliyor akla: İçişleri Bakanı Soylu, eşitlik Bakanı Bozdağ, birebir kabinede oturuyorlar. Şayet HDP ile görüşmek terörle bir işbirliği ise o Vakit eşitlik Bakanı dönüp İçişleri Bakanı olarak ‘Niye terörle işbirliği içerisindesin?’ diye soru sorma sorumluluğu var. Türkiye bu prensipsiz siyasetten Fazla çekti. umut ederiz seçim ortamına girerken bu bahislerdeki tavırlarında bir değişiklik olur ve kendileri dışında, kendilerinin hakikat gördüğü halleri öbürleri yaptığında terörle işbirliği olarak yorumlamazlar.”
YANLIŞ DEĞİL. YANLIŞ OLAN ŞU
2019 seçimlerinde İmralı’dan name getirildi. Getiren kim? Müsaadeyle oraya giden bir akademisyen. İmralı neresi Abdullah Öcalan’ın bulunduğu yer. Yani gayri legal terörün başı olarak, PKK’nın elebaşı olarak hapishanede olan biri ziyaret edildi. diğer taraftan Kandil’in sözcüsü olan Osman Öcalan da TRT ye çıkartıldı. Artık de HDP ile görüşmeler yürütülüyor. Olağan koşullarda bu bilgilendirmeler, görüşmeler yanlış değil. Yanlış olan kendileri görüşürken oburlarının nihayet derece şeffaf bağlantılarını terörle işbirliği olarak görmeleri.
SORMA HAKLARI KALMADI
Kendilerinin ise bu kümeyle şeffaf olmayan bağlantıları var. İmralı’dan o akademisyenin gönderilmesinin şeffaf hangi istikameti var? Osman Öcalan’ın TRT ye çıkartılması Aleni söyleyeyim Aka bir kabahattir. HDP ile münasebet hata değildir fakat Kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan’ın TRT’ye çıkarılması Aleni bir hatası teşviktir, suça yataklıktır. HDP ile münasebet ise nihayet derece olağan siyasi bir münasebettir. Bu ikili standardın, bundan sonra artık Altılı Masa’ya dönüp yedinci ayağını sorma hakları kalmadı. Bizim, partinin HDP ile ikili kurduğu bağlantıları sorgulama hakları da kalmadı.
KURUMLARI BİR GECEDE ALTÜST ETMEYECEK
Altılı masa sayısının artırılması istikametinde daha Evvel de, artık de talepler geldiğini hatırlatan Davutoğlu, “Ama önderler seviyesinde bu mevzuyu hiç ele almadık. 14 Kasım da yapacağımız toplantıda bu husus gündeme gelecektir. Benim şu anda birtakım şeyleri söylemem başkanlar olarak vardığımız mutabakata Müsait düşmez. Bunu başkanlar konuşmalı. Şunu biliyorum bize de intikal eden Öbür talepler var, Öbür partilere de intikal eden talepler var. lakin bu mevzuda son kararı altı genel reis Birlikte vereceğiz. Daha Çok bir şey söylemem gerçek olmaz” dedi.
BİRLİKTE YÖNETECEĞİZ
Gazeteciler “5N, 1K” kuralına Müsait haber müellif. Davutoğlu, bu kuralların hepsinin Kıymetli olduğunu vurguladıktan sonra kendileri için de bu kuralın işleyeceğini belirtti. İşte anlattıkları:
Cumhurbaşkanı adayının nerede olacağı muhakkak. Aday, Ankara da. Zira başşehir Ankara. Nasıl, niye, ne ve kim sorularına baktığımızda kim sorusu kıymetlidir ancak bizim için şu etapta İç içe olan nasıl ve ne soruları daha değerli. Nasıldan kastım şu: Ülkeyi hangi prensipler etrafında Birlikte yöneteceğiz? Bunun altını çiziyorum Bir arada yöneteceğiz. Şöyle bir algı kim sorusunu öne çıkartıyor. O denli bir cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi o denli bir şey empoze etti ki zihinlere bir şahıs her şeye karar verebilir. O bir kişiyi bilmemiz lazım. Bu ne? Bu bizim tenkit ettiğimiz cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin mantığı. Biz niçin o mantığa teslim olalım? Namzet kim olursa olsun Tayyip Erdoğan’ın kullandığı gücü kullanmayacak. Biricik başına gece kararnameleri çıkarmayacak. Devletin kurumlarını bir kararnameyle alt üst edemeyecek, etmeyecek. Pekala buna nasıl karar verilecek? Buna altı partili bir idare, ortak, Birlikte yönetme mantığı içinde nasıl bir geçiş süreci idaresi sergileyeceklerini ortaya koyacak. Onun için şu Lahza bizim odaklandığımız soru kim değil nasıl sorusu. Nasıl sorusunu sormadan, kim sorusunu sormak hakikat değildir. O Vakit şu demektir; Altı genel reis Tüm yetkilerini bir bireye devredecek, o bir şahıs yönetecek. Geçiş sürecinde idarenin nasıl olacağını tespit edersek bizim Teklif götüreceğimiz yahut Namzet göstereceğimiz Cumhurbaşkanı adayı bu mantıkla adaylığı kabul edecek. Nasıl yöneteceğimizi tespit etmeden bir Namzet tespit edersek o Namzet kendisini şu anki Tayyip Erdoğan’ın gücünde ve onun yöntemiyle yöneteceği üzere algı oluşabilir, bu yanlışsız değil. Maksadımız Parlamenter sisteme geçiş. Anayasal ıslahatla ilgili çalışma süreci, ekonomik kurumların ıslahatı metni de var. Nasıl yöneteceğimizi tespit ettikten sonra ikinci soru ne yapacağız? Ve niye yapacağız? Bu da hükümet programı üzere bir programdır. Şu anda tematik kurullar Fazla ağır ve başarılı bir çalışma yürütüyor. 59 başlıkta yeni periyotta cumhurbaşkanı ile Tüm yürütmede nelerin yapılacağını tespit ediyorlar. Altı parti de enflasyonla nasıl gayret edilecek, tarım, sanayi, eğitim, bilim, Hariç siyaset nasıl olacak, yargı nasıl işleyecek? Bunlara çalışıyoruz.
EN nihayet “KİM” KONUŞULACAK
Çalışmaların tamamlanmasından sonra “Kim?” sorusunu konuşmaya başlayacaklarını kaydeden Ahmet Davutoğlu, bunun ip uçlarını şöyle verdi: Mutlaka saygın bir İsim olacak. lakin o ismin sistem içindeki pozisyonu Tayyip Erdoğan’ın karşılığı olan pozisyon mutlaka olmayacak. Altı başkan Bir arada ülkeyi yönetirken bir manada geçiş sürecinin uyumuyla da misyonlu bir cumhurbaşkanı adayı üzerinde duracağız. Siyasal kimliğinden Fazla cumhurbaşkanı kimliğini öne çıkartacak biçimde bir süreç yönetilecek. Bunlar olmadan, Evvel ‘kim?’ sorusuyla ilgilendiğinizde güya şahıstan Öbür bir şahısa Güç geçecekmiş üzere algılanır. Hayır. Biz bu süreci Birlikte yöneteceğiz.
Cumhur ittifakının, millet ittifakının adayını açıklamasını her fırsatta gündeme getirmesini “İktidarın ruhsal baskısı ve taktiği” olarak niteleyen GP genel Lideri Davutoğlu burada panik yapacak bir durum olmadığın, onlarda panik havası bulunduğunu, bunun için bir Lahza evvel ülkeyi terslikler üzerinden bir siyasete sokmak istediklerini öne sürdü.
Davutoğlu şöyle dedi: Millete taahhüdümüz seçim takvimi ile Birlikte cumhurbaşkanı adayı ilan edilmesiydi. Münasebetiyle biz milleti aldatmadık, farklı bir şey de söylemedik. Verdiğimiz takvime uyuyoruz. Çalışmalarımız erken biterse, Namzet üzerinde mutabık olunmuşsa erken açıklarız. Ancak, ne, niye, nasıl soruları çözülmeden kim sorusunu gündeme getirmeyi gerçek görmem.
Yorum Yok